Pandemi hastanesi ilan edilen Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Tıp Fakültesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanesi’nde görevli hemşire Gülay Candan, koronavirüs hastalarının tedavi edildiği serviste yaşananları anlattı. Candan, "Hem kendi taşıyabilirliğim hem de dışarıdan alabilme ihtimalim olduğu için ailemi korumak zorundayım. Çocuklarım, annem ve eşimle sadece telefonda konuşuyoruz" dedi.
Koronavirüs salgınıyla mücadele kapsamında, pandemi hastanesi olarak ilan edilen ÇOMÜ Tıp Fakültesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanesi'nde çalışan hemşire Gülay Candan, bu süreçte ön saflarda mücadele eden mesai arkadaşlarının yaşadıklarını anlattı. Hastaların değerlendirme ve tedavi süreçlerine başlanmadan hazırlanma sürecinin uzun sürdüğünü belirten Candan, “Bu kendi sağlığımız, arkadaşlarımız ve ailemizin sağlığı için dikkatli olmamız gereken bir uygulama. Vücudumuzun tümünü kapatan tulum, önlük, maske ve siperlik gibi kişisel koruyucu ekipmanımızın giyilmesi gerekiyor. Hazırlanırken çoğu zaman çalışma arkadaşlarımızın bizlere yardımcı olması gerekiyor. Tüm ekipmanın belirli bir giyilme ve çıkarılma sırası var, hata yapmamamız gerekiyor. Bu ekipman ile hastalarımızın yanına girmemiz onlarda da tedirginliğe ve zaman zaman korkuya neden oluyor. Ancak onlar bizim hastalarımız ve bize emanetler. İletişim ile onları sakinleştirip, moral veriyoruz” diye konuştu.
‘3 KİŞİLİK EKİPLER HALİNDE, 12 SAATLİK VARDİYA İLE ÇALIŞIYORUZ’
Hastaların belirli zamanlardaki tansiyon, nabız, ateş ve parmak ucu oksijen ölçümlerini gerçekleştirdiklerini aktaran hemşire Candan, şunları söyledi:
“Yine bu hastalığa özgü ilaç tedavilerini de belirlenen zamanlarda bizler veriyoruz. Hastalarımızın günlük tahlilleri için istenilen kan örnekleri ve kalp grafilerinin çekimini de gerçekleştiriyoruz. Tüm bu işlemler süresince kişisel koruyucu ekipmanımızın giyinilmiş ve tam olması gerekiyor. Bu sürede hastalarımızın da maskelerini takmış olmaları gerekiyor. Değerlendirme ve tedavi süreçleri ile ilgili tüm kayıtların tutulması da yine bizlerin görevi. Beklenmedik ve acil durumlar içinde sürekli hazırlıklı olmak zorunda olunması verilen hizmeti güçleştiren diğer bir konu. Bunun haricinde hastalarımızın hastalıklarından dolayı refakatçilerine sınırlama gelmiş olması kendilerine daha fazla yardımcı olmamızı gerektiriyor. Bizler 3 kişilik ekipler halinde 12 saatlik vardiyalar halinde çalışıyoruz. Nöbetimizin bitiminde yeni gelen arkadaşlarımıza tüm hastalarımıza uygulanan tedavi ve değerlendirme verilerini devrediyoruz."
‘AİLEMİ KORUMAK ZORUNDAYIM’
Belirsiz ve sıkıntılı bir dönemden geçtiklerini kaydeden Gülay Candan, “Bu dönemi ruhsal olarak en az zararla atlatmak zorundayız. Mesleğim açısından hastalığın merkezindeyiz, elbette kaygılanıyorum ancak mesleğim her şeyden önde geliyor. Çocuklarımı bu dönemde gerçekçi bir bakış açısıyla salgın, virüs gibi konuları anlamalarını sağlayarak doğru bilgilendirip karşı karşıya oldukları riskleri ve yapmaları gerekenleri netleştirerek güven duygusu aşılamaya çalıştım. Onlara evde güvende olduklarını, birbirimize yardımcı olmamız gerektiğini belirterek anlayışlı olmalarını istedim. Bu sebeple hayatımın şu sürecini hastane idaremizin bize sunduğu imkanlar dahilindeki öğretmenevinde kalarak devam ettiriyorum. Hem kendi taşıyabilirliğim hem de dışarıdan alabilme ihtimalim olduğu için ailemi korumak zorundayım. Çocuklarım, annem ve eşimle sadece telefonda konuşuyoruz. Devletimiz ve hastane idaremiz de bizim yanımızda olduğu için mutluyum. Bu süreci bizlere sunulan imkanlarla en kısa zamanda en iyi şekilde en az zararla atlatacağıma inanıyorum” diye konuştu.
Kaynak: DHA
Koronavirüs salgınıyla mücadele kapsamında, pandemi hastanesi olarak ilan edilen ÇOMÜ Tıp Fakültesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanesi'nde çalışan hemşire Gülay Candan, bu süreçte ön saflarda mücadele eden mesai arkadaşlarının yaşadıklarını anlattı. Hastaların değerlendirme ve tedavi süreçlerine başlanmadan hazırlanma sürecinin uzun sürdüğünü belirten Candan, “Bu kendi sağlığımız, arkadaşlarımız ve ailemizin sağlığı için dikkatli olmamız gereken bir uygulama. Vücudumuzun tümünü kapatan tulum, önlük, maske ve siperlik gibi kişisel koruyucu ekipmanımızın giyilmesi gerekiyor. Hazırlanırken çoğu zaman çalışma arkadaşlarımızın bizlere yardımcı olması gerekiyor. Tüm ekipmanın belirli bir giyilme ve çıkarılma sırası var, hata yapmamamız gerekiyor. Bu ekipman ile hastalarımızın yanına girmemiz onlarda da tedirginliğe ve zaman zaman korkuya neden oluyor. Ancak onlar bizim hastalarımız ve bize emanetler. İletişim ile onları sakinleştirip, moral veriyoruz” diye konuştu.
‘3 KİŞİLİK EKİPLER HALİNDE, 12 SAATLİK VARDİYA İLE ÇALIŞIYORUZ’
Hastaların belirli zamanlardaki tansiyon, nabız, ateş ve parmak ucu oksijen ölçümlerini gerçekleştirdiklerini aktaran hemşire Candan, şunları söyledi:
“Yine bu hastalığa özgü ilaç tedavilerini de belirlenen zamanlarda bizler veriyoruz. Hastalarımızın günlük tahlilleri için istenilen kan örnekleri ve kalp grafilerinin çekimini de gerçekleştiriyoruz. Tüm bu işlemler süresince kişisel koruyucu ekipmanımızın giyinilmiş ve tam olması gerekiyor. Bu sürede hastalarımızın da maskelerini takmış olmaları gerekiyor. Değerlendirme ve tedavi süreçleri ile ilgili tüm kayıtların tutulması da yine bizlerin görevi. Beklenmedik ve acil durumlar içinde sürekli hazırlıklı olmak zorunda olunması verilen hizmeti güçleştiren diğer bir konu. Bunun haricinde hastalarımızın hastalıklarından dolayı refakatçilerine sınırlama gelmiş olması kendilerine daha fazla yardımcı olmamızı gerektiriyor. Bizler 3 kişilik ekipler halinde 12 saatlik vardiyalar halinde çalışıyoruz. Nöbetimizin bitiminde yeni gelen arkadaşlarımıza tüm hastalarımıza uygulanan tedavi ve değerlendirme verilerini devrediyoruz."
‘AİLEMİ KORUMAK ZORUNDAYIM’
Belirsiz ve sıkıntılı bir dönemden geçtiklerini kaydeden Gülay Candan, “Bu dönemi ruhsal olarak en az zararla atlatmak zorundayız. Mesleğim açısından hastalığın merkezindeyiz, elbette kaygılanıyorum ancak mesleğim her şeyden önde geliyor. Çocuklarımı bu dönemde gerçekçi bir bakış açısıyla salgın, virüs gibi konuları anlamalarını sağlayarak doğru bilgilendirip karşı karşıya oldukları riskleri ve yapmaları gerekenleri netleştirerek güven duygusu aşılamaya çalıştım. Onlara evde güvende olduklarını, birbirimize yardımcı olmamız gerektiğini belirterek anlayışlı olmalarını istedim. Bu sebeple hayatımın şu sürecini hastane idaremizin bize sunduğu imkanlar dahilindeki öğretmenevinde kalarak devam ettiriyorum. Hem kendi taşıyabilirliğim hem de dışarıdan alabilme ihtimalim olduğu için ailemi korumak zorundayım. Çocuklarım, annem ve eşimle sadece telefonda konuşuyoruz. Devletimiz ve hastane idaremiz de bizim yanımızda olduğu için mutluyum. Bu süreci bizlere sunulan imkanlarla en kısa zamanda en iyi şekilde en az zararla atlatacağıma inanıyorum” diye konuştu.