Yılın 12 ayını merada geçiren ve bu özelliği ile en doğal ete sahip olma unvanına sahip Gökçeada Kuzuları bugünlerde yoğun talep alıyor.
Yılın 12 ayını merada geçiren ve bu sebeple ile “tamamen doğal” olma özelliğini taşıyan Gökçeada Kuzuları, özellikle salgın sebebiyle doğal beslenmenin öneminin arttığı bu günlerde tüm Türkiye’de aranan besinler arasına girmeyi başardı. Coğrafi işaret almak için gün sayan Gökçeada Kuzusu’nun yetiştiricileri de taleplere yetişmek için çalışmalarını hızlandırdı.
12 AY MERADA YAŞIYOR
Yılın 12 ayını merada geçiren ve bu sebeple ile “tamamen doğal” olma özelliğini taşıyan Gökçeada Kuzuları, özellikle salgın sebebiyle doğal beslenmenin öneminin arttığı bu günlerde tüm Türkiye’de aranan besinler arasına girmeyi başardı. Coğrafi işaret almak için gün sayan Gökçeada Kuzusu’nun yetiştiricileri de taleplere yetişmek için çalışmalarını hızlandırdı.
12 AY MERADA YAŞIYOR
Yılın 12 ayını merada geçiren Gökçeada Kuzusu’nun, bu özelliği sebebiyle hem doğal beslenerek doğadaki tüm vitamini etine kattığını, hem de kapalı alanda kalmadığı için etinin yağlanma sorunu olmadığını anlatan Çanakkale İli Damızlık Koyun Keçi Yetiştiricileri Birliği Müdürü Dr. Bekir Sıtkı Ayağ, “ada kuzusu ve oğlağı” ile ilgili şunları söyledi: “Gökçeada’nın otunu ve suyunu adeta bir fabrika misali kendi bünyelerinde ürettiği bu doğal eti vatandaşlarımıza anlatmak ve onlarla buluşturmak bizim için çok önemli. Bu sebeple artık Gökçeada Kuzusu ve Oğlağı etine sadece Çanakkaleliler değil, tüm Türkiye ulaşabiliyor. Önceden daha çok Çanakkale ve çevresindeki illerde satışı gerçekleşen Gökçeada Kuzusu, artık zincir marketlerden ve internet üzerinden de satın alınabiliyor. Bu durum; hem ürüne ulaşmak isteyen vatandaşlarımıza, hem de üreticimize büyük fayda sağladı.”
ÖNYARGILARI KIRACAK
Gökçeada Kuzu ve Oğlağı’nın etinin küçükbaş hayvan etine olan önyargıları kıracağını ifade eden Dr. Ayağ, “Bazı tüketicilerin küçükbaş etine karşı bir ön yargısı var. Küçükbaş eti aslında en doğal et sınıfındadır. Küçükbaş hayvanlar çoğunlukla meralarda otlayan hayvanlardır. Nadiren de olsa yoğun üretim yapılan işletmelerde yetersiz barınak koşullarının neden olduğu amonyak gibi gazlardan kaynaklı kokunun deri altı yağlarına geçmesiyle alışık olunmayan bir tat meydana gelebilmektedir. Bu durum etin kalitesini olumsuz etkileyebilir. Ancak Gökçeada'daki küçükbaşlarda kapalı alanda kalma gibi bir durum söz konusu olmadığından bu risk ortadan kalkıyor ve bu sayede küçükbaşa olan "koku önyargısı"nın da önüne geçiliyor” dedi.
ZOR GÜNLERİN SİGORTASI
Gökçeada Koyunu ve Keçisi'ni, tüm iklim koşullarında kendi kendini idame etme yeteneğine sahip bir hayvan olduğu için “Türk hayvancılığının sigortası” olarak gördüklerini dile getiren Dr. Ayağ, “Biz, bu küçükbaş ırkımızı ülkemizin zor dönemlerinin sigortası olarak görüyoruz. O yüzden hem onların üretimini artırmak hem de korumak ile de görevliyiz” ifadelerine yer verdi.
SIRADA AYVACIK KUZUSU VE GELİBOLU OĞLAĞI VAR
Çanakkale’de uygun coğrafi koşullar sayesinde bir çok doğal ürün yetiştirildiğini de hatırlatan Dr. Ayağ, Gökçeada Kuzusu'nun yanı sıra yine doğal beslenme özelliği ile öne çıkan Ayvacık Koyunu ve Gelibolu Oğlağı üzerinde de birlik olarak çalışmaların sürdüğünü anlattı ve şöyle konuştu: “Çanakkale Ayvacık’ta “Ayvacık Kuzumuz” var. O kuzumuz da sakız kuzularının merada yetişmesi ile çok az yem verilerek beslenen bir kuzumuz. Gökçeada Kuzusu’nun yanı sıra Ayvacık Kuzumuz ve sonrasında da yine sağlıklı şartlarda yetiştirilen Gelibolu Oğlağı’mız üzerinde projeler üretiyoruz. Bu projeleri de en kısa zamanda hayata geçireceğiz.”