Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Adnan Ayaz, deniz suyu sıcaklığının çok uzun süre 14-16 santigrat derecede sabit kalması nedeniyle Marmara Denizi’nin müsilajla kaplandığını söyledi. Son günlerde deniz suyu sıcaklıklarının 24 santigrat derecenin üzerine çıkmasıyla müsilaj üretiminin durduğunu belirten Ayaz, “Şu anda sular çok bulanmış durumda. Bu görüntü, müsilajın suda çözündüğünü, bakteriler tarafından parçalandığını gösteriyor" dedi.
Marmara Denizi’nin kabusu haline gelen ve halk arasında 'deniz salyası' olarak da bilinen müsilaj, Çanakkale Boğazı’nda son günlerde artan hava sıcaklıklarıyla birlikte büyük oranda azalış gösterdi. Uzmanlar, Marmara Denizi’nin büyük bölümünü kaplayan, Çanakkale Boğazı’ndan akıntıyla Kuzey Ege’ye kadar ulaşan müsilajın oluşumuna, deniz suyu sıcaklığının uzun süre 14-16 santigrat derecede sabit kalmasının neden olduğunu açıkladı. ÇOMÜ Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ayaz, deniz suyu sıcaklığının çok uzun süre 14 ile 16 santigrat derece arasında sabit kalmasının, fitoplanktonları oluşturan diatom ve dinoflagellatların hızla çoğalmasına neden olduğunu söyledi.
‘İDEAL GELİŞİM SICAKLIKLARI 14-16 SANTİGRAT DERECE’
Müsilajın her yıl görüldüğünü ancak bu sene çok yoğun olmasıyla dikkat çektiğini söyleyen Prof. Dr. Ayaz, “Müsilajı oluşturan diatom ve dinoflagellat türleri deniz suyunda 9 ile 24 santigrat derece arasında gelişim göstermektedir ancak ideal gelişim sıcaklıkları 14 ile 16 santigrat derecedir. Su sıcaklığını incelediğimizde özellikle kasım ve aralık ayında deniz suyu sıcaklığı uzunca bir süre 14 ile 16 santigrat derece arasında sabit kaldı. Deniz suyu sıcaklığının sabit kalışı diatom ve dinoflagellat türlerinin hızlı miktarda çoğalmasına sebep oldu. Bu türler Ocak 15'ten sonra Marmara’da görülen kar yağışıyla ve hızlı bir sıcaklık düşüşüyle birlikte girdikleri ani şokla ölmeden önce müsilaj dediğimiz şeker bazlı sıvıyı ortama salgıladılar. Hızlı sıcaklık düşüşüyle ortamda bulunan denizanaları da termal şok etkisiyle yok oldu. Marmara Denizi'nde denizanası türü de kalmadı. Denizanaları da müsilaja karıştı. Kış mevsiminde Marmara'da yaptığımız çalışmada müsilajı gözlemlemeye başladık. Baharla birlikte deniz suyu sıcaklığı 14-16 santigrat derecede sabit durunca suda tekrar yoğun bir müsilaj üretimi oldu. Deniz üzerinde tekrar istenmeyen görüntü ortaya çıktı. Marmara kıyılarını aşırı derecede etkiledi. Turizmi, balıkçılığı, dalış turizmini etkiledi” diye konuştu.
‘DENİZ SUYU SICAKLIĞI 24 SANTİGRAT DERECELERİ BULDU’
Hava sıcaklığıyla deniz suyu sıcaklığının da arttığına dikkat çeken Prof. Dr. Ayaz, “Deniz suyu sıcaklığı 24 santigrat dereceleri bulduğunda müsilaj üretiminin duracağını ve giderek azalacağını söylemiştik. Şu anda Çanakkale'de bu gerçekleşiyor. Suda bir çözülme var. Bakteriler müsilajı parçalıyor. Şu anda sular çok bulanmış durumda. Görüş mesafesi yüzey sularında 2 metrenin altına indi. Bu görüntü müsilajın suda çözündüğünü, bakteriler tarafından parçalandığını gösteriyor. Bazı bölgelerde bir kısım müsilaj, yarı katmanlarda veya dibe çöktü. Orada dip canlıları tarafından tüketilerek ortadan kalkacak. Benim tahminim, ağustos ayında denizlerimizde gözlenmeyecek” dedi.
‘TEK ÇÖZÜM KIYIDAN GELEN BESİNİ ORTAMDAN KESMEK’
Deşarjlardan, kimyasal ve tarımsal atıklardan dolayı denize sürekli besin girişi olduğunu anlatan Ayaz, “Önümüzdeki dönemlerde yine belirtilen sıcaklıklarda uzun süre deniz suyu beklerse ani soğumazsa ya da bahar mevsiminde ani yükselmeyip, o sıcaklıklarda durursa tekrar müsilaj görülme ihtimali var. Artık iklim değişikliği yaşıyoruz. Bu iklim değişikliği müsilajın sürekli olacağını göstermese de müsilajla sık karşılaşacağımızı tahmin ediyoruz. Müsilajdan kurtulmanın tek çözümü kıyıdan gelen besini ortamdan kesmemiz. Denize indirilen deşarjların kontrol altına alınması gerekiyor” diye konuştu.
SAVAŞ BATIKLARI MÜSİLAJA TESLİM
Bir süre önce Çanakkale Boğazı ve Saros Körfezi’ndeki savaş batıklarına gerçekleştirdikleri dalışta, müsilajın ne kadar yoğun olduğunu gözlemlediklerini söyleyen Prof. Dr. Adnan Ayaz, "Çanakkale Boğazı’nın Havuzlar mevkisinde 43 metre derinlikteki Franco batığına daldık. Franco üzerinde ilk 7 metreden sonra 25 metreye kadar çok yoğun, kalın bir müsilaj vardı. 19 Haziran'da Seddülbahir Kalesi açıklarında 18-24 metre derinlikteki Majestik batığına daldık. Onda da ilk 7 metreden sonra dibe yaklaşık 5 metre kalana kadar bir müsilaj katmanı vardı. Anafartalar Limanı bölgesinde 30 metre derinlikteki Lundy batığına daldığımızda aynı gün 30 metreye kadar indik hiç müsilaj olamadığını gördük. Orada suyun bulandığını gördük. Bu da bakteriler tarafından müsilajın parçalandığının bir işaretidir. Yaklaşık 10 gün önce artık müsilajın hızlı bir şekilde parçalanmaya başladığını gördük. İki gün önce de Çanakkale Boğazı’nın Kepez beldesi önlerinde denize attığımız ağlarda hiç müsilaj gelmedi. Üzerine sadece çamur gibi maddelerin yapıştığını gördük. Bunun da parçalanmış müsilaj olduğunu, bu ayın sonunda deniz suyundaki berraklığın da artacağını düşünüyorum" dedi.
Kaynak: DHA
Marmara Denizi’nin kabusu haline gelen ve halk arasında 'deniz salyası' olarak da bilinen müsilaj, Çanakkale Boğazı’nda son günlerde artan hava sıcaklıklarıyla birlikte büyük oranda azalış gösterdi. Uzmanlar, Marmara Denizi’nin büyük bölümünü kaplayan, Çanakkale Boğazı’ndan akıntıyla Kuzey Ege’ye kadar ulaşan müsilajın oluşumuna, deniz suyu sıcaklığının uzun süre 14-16 santigrat derecede sabit kalmasının neden olduğunu açıkladı. ÇOMÜ Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ayaz, deniz suyu sıcaklığının çok uzun süre 14 ile 16 santigrat derece arasında sabit kalmasının, fitoplanktonları oluşturan diatom ve dinoflagellatların hızla çoğalmasına neden olduğunu söyledi.
‘İDEAL GELİŞİM SICAKLIKLARI 14-16 SANTİGRAT DERECE’
Müsilajın her yıl görüldüğünü ancak bu sene çok yoğun olmasıyla dikkat çektiğini söyleyen Prof. Dr. Ayaz, “Müsilajı oluşturan diatom ve dinoflagellat türleri deniz suyunda 9 ile 24 santigrat derece arasında gelişim göstermektedir ancak ideal gelişim sıcaklıkları 14 ile 16 santigrat derecedir. Su sıcaklığını incelediğimizde özellikle kasım ve aralık ayında deniz suyu sıcaklığı uzunca bir süre 14 ile 16 santigrat derece arasında sabit kaldı. Deniz suyu sıcaklığının sabit kalışı diatom ve dinoflagellat türlerinin hızlı miktarda çoğalmasına sebep oldu. Bu türler Ocak 15'ten sonra Marmara’da görülen kar yağışıyla ve hızlı bir sıcaklık düşüşüyle birlikte girdikleri ani şokla ölmeden önce müsilaj dediğimiz şeker bazlı sıvıyı ortama salgıladılar. Hızlı sıcaklık düşüşüyle ortamda bulunan denizanaları da termal şok etkisiyle yok oldu. Marmara Denizi'nde denizanası türü de kalmadı. Denizanaları da müsilaja karıştı. Kış mevsiminde Marmara'da yaptığımız çalışmada müsilajı gözlemlemeye başladık. Baharla birlikte deniz suyu sıcaklığı 14-16 santigrat derecede sabit durunca suda tekrar yoğun bir müsilaj üretimi oldu. Deniz üzerinde tekrar istenmeyen görüntü ortaya çıktı. Marmara kıyılarını aşırı derecede etkiledi. Turizmi, balıkçılığı, dalış turizmini etkiledi” diye konuştu.
‘DENİZ SUYU SICAKLIĞI 24 SANTİGRAT DERECELERİ BULDU’
Hava sıcaklığıyla deniz suyu sıcaklığının da arttığına dikkat çeken Prof. Dr. Ayaz, “Deniz suyu sıcaklığı 24 santigrat dereceleri bulduğunda müsilaj üretiminin duracağını ve giderek azalacağını söylemiştik. Şu anda Çanakkale'de bu gerçekleşiyor. Suda bir çözülme var. Bakteriler müsilajı parçalıyor. Şu anda sular çok bulanmış durumda. Görüş mesafesi yüzey sularında 2 metrenin altına indi. Bu görüntü müsilajın suda çözündüğünü, bakteriler tarafından parçalandığını gösteriyor. Bazı bölgelerde bir kısım müsilaj, yarı katmanlarda veya dibe çöktü. Orada dip canlıları tarafından tüketilerek ortadan kalkacak. Benim tahminim, ağustos ayında denizlerimizde gözlenmeyecek” dedi.
‘TEK ÇÖZÜM KIYIDAN GELEN BESİNİ ORTAMDAN KESMEK’
Deşarjlardan, kimyasal ve tarımsal atıklardan dolayı denize sürekli besin girişi olduğunu anlatan Ayaz, “Önümüzdeki dönemlerde yine belirtilen sıcaklıklarda uzun süre deniz suyu beklerse ani soğumazsa ya da bahar mevsiminde ani yükselmeyip, o sıcaklıklarda durursa tekrar müsilaj görülme ihtimali var. Artık iklim değişikliği yaşıyoruz. Bu iklim değişikliği müsilajın sürekli olacağını göstermese de müsilajla sık karşılaşacağımızı tahmin ediyoruz. Müsilajdan kurtulmanın tek çözümü kıyıdan gelen besini ortamdan kesmemiz. Denize indirilen deşarjların kontrol altına alınması gerekiyor” diye konuştu.
SAVAŞ BATIKLARI MÜSİLAJA TESLİM
Bir süre önce Çanakkale Boğazı ve Saros Körfezi’ndeki savaş batıklarına gerçekleştirdikleri dalışta, müsilajın ne kadar yoğun olduğunu gözlemlediklerini söyleyen Prof. Dr. Adnan Ayaz, "Çanakkale Boğazı’nın Havuzlar mevkisinde 43 metre derinlikteki Franco batığına daldık. Franco üzerinde ilk 7 metreden sonra 25 metreye kadar çok yoğun, kalın bir müsilaj vardı. 19 Haziran'da Seddülbahir Kalesi açıklarında 18-24 metre derinlikteki Majestik batığına daldık. Onda da ilk 7 metreden sonra dibe yaklaşık 5 metre kalana kadar bir müsilaj katmanı vardı. Anafartalar Limanı bölgesinde 30 metre derinlikteki Lundy batığına daldığımızda aynı gün 30 metreye kadar indik hiç müsilaj olamadığını gördük. Orada suyun bulandığını gördük. Bu da bakteriler tarafından müsilajın parçalandığının bir işaretidir. Yaklaşık 10 gün önce artık müsilajın hızlı bir şekilde parçalanmaya başladığını gördük. İki gün önce de Çanakkale Boğazı’nın Kepez beldesi önlerinde denize attığımız ağlarda hiç müsilaj gelmedi. Üzerine sadece çamur gibi maddelerin yapıştığını gördük. Bunun da parçalanmış müsilaj olduğunu, bu ayın sonunda deniz suyundaki berraklığın da artacağını düşünüyorum" dedi.