Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Gelibolu Tarihi Sualtı Parkı Bilgilendirme Programı’nın ardından Alçıtepe köyüne geçti. Ersoy, burada 1915 Çanakkale Savaşları Sıhhiye Müzesi açılış törenine katıldı. Programa Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Ahmet Misbah Demircan, Çanakkale Valisi İlhami Aktaş, AK Parti Grup Başkanvekili ve Çanakkale Milletvekili Bülent Turan, Gelibolu 2'nci Kolordu Komutanı Tümgeneral Mustafa Oğuz, Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanı İsmail Kaşdemir, Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay, Konya'nın Selçuklu Belediye Başkanı Ahmet Pekyatırmacı ve Sağlık Bilimleri Üniversitesi Rektörü Cevdet Erdöl katıldı. Saygı duruşunda bulunulmasının ardından İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan program açılış konuşmalarıyla devam etti.
Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanı İsmail Kaşdemir, yeni bir müzenin açılışını yapmaktan mutluluk duyduğunu belirterek, “Çanakkale Cephesi’nde cephe hattında birbirinden büyük fedakârlıklarla kahramanlaşan, askerlerimizin yanında cephe gerisindeki kahramanlarımızı da anmak gerekir. Tüm yurdun tek yumruk olduğu o günlerde Kızılay’ımız o gün de bugün olduğu gibi milletimizin yanında olmuştur. Kızılay, Çanakkale’den İstanbul’a uzanan geniş bir ağda açılan Hilâl-i Ahmer Hastaneleri ile yaralı ve hastalarımıza merhametli elini uzatmıştır. Tarihi alanın en çok ziyaret edilen noktalarından biri haline gelen Alçıtepe, 1915 Hilâl-i Ahmer Hastanesi Canlandırma Alanı ile 1’inci aşamasını tamamladığımız çalışmalarımızın 2’nci aşamasını sizlerle paylaşmaktan mutluluk duymaktayız. Müzemizde sağlık çalışanlarımızın yaralı ve hasta asker ve sivillere nasıl hizmet verdikleri canlandırmalarla anlatılmaktadır. Bu, gerçek fotoğraflardan esinlenerek oluşturulan canlandırmalarda, son iki senedir yaşamakta olduğumuz pandemi sürecinde gösterdikleri millet ve görev aşkıyla bir kez daha kahramanlaşan sağlık çalışanlarımızın, 106 yıl önce de aynı ruhla hizmet verdiği görülmektedir. ‘Çanakkale Ruhu’nu gelecek nesillere aktarmakla görevli başkanlığımız, çalışmalarını bu sorumluluğun bilinciyle sürdürmektedir. Dünya tarihini değiştirmede yüzölçümüyle kıyaslanamayacak kadar büyük bir rol oynayan Gelibolu Yarımadası’nda savaşın izlerini ve anılarını taşıyan bu toprakları dünyaya tanıtmak için çalışmaya devam edeceğiz” dedi.
'SAĞLIK HİZMETLERİ SEFERERLİĞİ YARALARA MERHEM OLDU'
Bakan Ersoy, Anafartalar Zaferi’nin 106’ncı yıl dönümünde manevi kudreti en yüksek, iradesi en sağlam kahramanların; yaşam ve ölüm arasına vesile kılınan eşsiz insanların hatıralarına bir kapı açacaklarını söyleyerek, “Hilal-i Ahmer’in nuru; umut ve metanet timsali sıhhiyecilerimizin anısını güzel bir eserle ölümsüzleştireceğiz. Yakın tarihimizde Trablusgarp Savaşı ile başlayıp İstiklal Harbi ile biten yaklaşık 11 yıllık süreç sağlık hizmetlerinin iyi yürütülmesinin, cephe hattındaki asker ihtiyacını ikame etme konusundaki ciddi etkisini bir kez daha gözler önüne sermiştir. Bakınız, Çanakkale Kara Savaşları’nda sekiz buçuk ay boyunca, özellikle de siperlerin birbirine çok yaklaştığı çarpışmalarda düşmanın kullandığı top mermileri, şarapneller ve süngü hücumlarının etkisiyle Mehmetçik ağır yaralar almıştır. Bu denli şiddetli çarpışmaların yol açtığı neticeler artık cephe hattındaki sağlık imkânlarının ötesine geçmiş, Çanakkale’den hastane gemileriyle getirilen binlerce yaralının bakımı için İstanbul’daki bazı resmi binalar ve okullar bile hastaneye dönüştürülmüştür. İşte böylesi bir ortamda vatanın tüm sathında canla başla çalışan Osmanlı Hilal-i Ahmer Cemiyeti’nin yürüttüğü hastabakıcılık ve sağlık hizmetleri seferberliği, insanlarımızın bedenindeki ve ruhundaki yaralara merhem olmuştur" dedi.
'KENDİNE MEDENİ DİYEN GÜÇLERİN VAHŞETİNE SAHNE OLDU'
Yarımadanan kendine medeni diyen güçlerin vahşetini, kirli yüzlerini ortaya çıkaran, asli kimliklerine ayna tutan bir sahne olduğunu ifade eden Bakan Ersoy, "Adım attığınız her noktada gazi olmuş bir kale, tabya, karargâh görebilirsiniz. Düşman uçakları savaş hukukunu ihlal ederek hastanelere, hastane çadırlarına, sargı yerlerine ve yaralı nakleden hastane gemilerine de ateş açmıştır. Bununla birlikte Eceabat gibi bazı sivil yerleşim yerleri de bu bombardımanlardan olumsuz etkilenmiştir. Yine Akbaş ve Ağadere gibi yerlerdeki hastane çadırları Hilal-i Ahmer bayrakları ile donatılmasına rağmen bu bombardımanların hedefi olmuşlardır. Ecdadın nasıl bir fiziki kuvveti alt ettiğini bilmek kadar ne tür bir zihniyeti bu topraklardan kazıyıp attığını da bilmek ve asla unutmamak gerekiyor. Bunu unutmak geçmişimize karşı büyük bir vefasızlık, geleceğimizi de kendi ellerimizle baltalamak demektir. Çanakkale, mermi ile kolu boydan boya parçalanan Bingazili Ahmet oğlu Mehmet’in kesilen kolunu gördüğünde ‘Ben milletime bir daha nasıl askerlik edeceğim’ sözlerindeki vatanseverliğidir. Hastaneden kumandanına yazdığı mektupta ‘Sağ kolumu kaybettim; ziyanı yok sol kolum var. Hastaneden kurtularak halen harbe iştirak edemediğim için beni affediniz muhterem kumandanım’ diyen Kadir oğlu Mehmet Çavuş’un kahramanlığıdır. Anılarında ‘Ben ellerimle kaç askerin gözlerini, bir daha açılmamak üzere kapattım?’ diyerek Çanakkale’de kaybettiğimiz genç ve yetişmiş neslimizi anlatan hemşire Safiye Hüseyin Hanım’ın derin metanetidir. Ateş hatlarında görev yaptığı Çanakkale’yi ‘Medeniyetin en gelişmiş silahlarıyla yaratılan kıyamet’ olarak ifade eden doktor Behçet Sabit Bey’in tahammül gücüdür. Çanakkale kısıtlı malzemelerin doğru kullanılması adına önüne gelen yaralı bedenlerden hangisine müdahale edileceğinin kararını omuzlayıp, ömür boyu vicdanında acaba sorusunun ağırlığını taşıyabilenlerin zaferidir” diye konuştu.
'HUZUR İÇİNDE YATINIZ'
Çanakkale Muharebeleri Sıhhiye Müzesi’nin 1915’te cephe gerisinde neler yaşandığına dair etkili canlandırmalar içermekte olduğunu belirten Bakan Ersoy, şöyle devam etti:
“Temennimiz odur ki ziyaretçilerimiz 1915’i ve Çanakkale ruhunu anlayarak, hissederek, yaşanan mücadeleye ve acıya ortak olarak buradan ayrılsınlar. Hafızaları tazelensin, iradeleri pekişsin, bilinç ve farkındalıkları yükselsin. Zira borçluyuz değerli misafirler. Bir ömür boyu ödeyemeyeceğimiz kadar borçluyuz. Sözlerimi noktalarken Çanakkale cephesinin sıhhiyecilerine seslenmek isterim. Huzur içerisinde yatınız. Biliniz ki şanlı ruhunuz dimdik ayaktadır ve neslinizin emin ellerindedir. Onlar sizden aldıkları ilhamla bugün de kâh Mehmetçiğin ardında cephe cephe mücadele etmekte kâh dünyayı sarsan salgının önüne kendini siper edip eşinden evladından ayrı kalma, kendi canını ikinci plana atma pahasına milletinin dayanağı, gururu ve umudu olmaktadır. İstiklal ve istikbalimiz yolunda ömrünü adayan bütün geçmişlerimizi, şehit ve gazilerimizi rahmetle, minnetle anıyor; hepinize saygılar sunuyorum. Hayırlı, uğurlu olsun.”
Konuşmalarından ardından Bakan Ersoy, protokol üyeleriyle birlikte kurdele kesilerek 1915 Çanakkale Savaşları Sıhhiye Müzesi’nin açılışı gerçekleştirildi. Bakan Ersoy ve beraberindeki protokol üyeleri müzeyi gezdi. Çanakkale Savaşları'nda Gelibolu Yarımadası'ndaki muhabereler sırasında cephe gerisinde devam eden sağlık hizmetleri, 1915 Çanakkale Muharebeleri Sıhhiye Müzesi ile gelecek nesillere aktarılacak. Doktor, hasta bakıcı ve diğer sağlık çalışanlarının Hilal-i Ahmer Hastanelerinde yaralı asker ve sivillere verdikleri sağlık hizmetlerinin dönem fotoğraflarından esinlenerek anlatıldığı müzede, cephe gerisinden getirilen askerlere yapılan müdahale ve ameliyatların, hastanelerde bulunan laboratuvar çalışmalarının, ağız ve diş tedavilerinin, yaralı asker koğuşları ile yaralı kadın ve çocuk koğuşu canlandırması bulunuyor.
Kaynak: DHA
Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanı İsmail Kaşdemir, yeni bir müzenin açılışını yapmaktan mutluluk duyduğunu belirterek, “Çanakkale Cephesi’nde cephe hattında birbirinden büyük fedakârlıklarla kahramanlaşan, askerlerimizin yanında cephe gerisindeki kahramanlarımızı da anmak gerekir. Tüm yurdun tek yumruk olduğu o günlerde Kızılay’ımız o gün de bugün olduğu gibi milletimizin yanında olmuştur. Kızılay, Çanakkale’den İstanbul’a uzanan geniş bir ağda açılan Hilâl-i Ahmer Hastaneleri ile yaralı ve hastalarımıza merhametli elini uzatmıştır. Tarihi alanın en çok ziyaret edilen noktalarından biri haline gelen Alçıtepe, 1915 Hilâl-i Ahmer Hastanesi Canlandırma Alanı ile 1’inci aşamasını tamamladığımız çalışmalarımızın 2’nci aşamasını sizlerle paylaşmaktan mutluluk duymaktayız. Müzemizde sağlık çalışanlarımızın yaralı ve hasta asker ve sivillere nasıl hizmet verdikleri canlandırmalarla anlatılmaktadır. Bu, gerçek fotoğraflardan esinlenerek oluşturulan canlandırmalarda, son iki senedir yaşamakta olduğumuz pandemi sürecinde gösterdikleri millet ve görev aşkıyla bir kez daha kahramanlaşan sağlık çalışanlarımızın, 106 yıl önce de aynı ruhla hizmet verdiği görülmektedir. ‘Çanakkale Ruhu’nu gelecek nesillere aktarmakla görevli başkanlığımız, çalışmalarını bu sorumluluğun bilinciyle sürdürmektedir. Dünya tarihini değiştirmede yüzölçümüyle kıyaslanamayacak kadar büyük bir rol oynayan Gelibolu Yarımadası’nda savaşın izlerini ve anılarını taşıyan bu toprakları dünyaya tanıtmak için çalışmaya devam edeceğiz” dedi.
'SAĞLIK HİZMETLERİ SEFERERLİĞİ YARALARA MERHEM OLDU'
Bakan Ersoy, Anafartalar Zaferi’nin 106’ncı yıl dönümünde manevi kudreti en yüksek, iradesi en sağlam kahramanların; yaşam ve ölüm arasına vesile kılınan eşsiz insanların hatıralarına bir kapı açacaklarını söyleyerek, “Hilal-i Ahmer’in nuru; umut ve metanet timsali sıhhiyecilerimizin anısını güzel bir eserle ölümsüzleştireceğiz. Yakın tarihimizde Trablusgarp Savaşı ile başlayıp İstiklal Harbi ile biten yaklaşık 11 yıllık süreç sağlık hizmetlerinin iyi yürütülmesinin, cephe hattındaki asker ihtiyacını ikame etme konusundaki ciddi etkisini bir kez daha gözler önüne sermiştir. Bakınız, Çanakkale Kara Savaşları’nda sekiz buçuk ay boyunca, özellikle de siperlerin birbirine çok yaklaştığı çarpışmalarda düşmanın kullandığı top mermileri, şarapneller ve süngü hücumlarının etkisiyle Mehmetçik ağır yaralar almıştır. Bu denli şiddetli çarpışmaların yol açtığı neticeler artık cephe hattındaki sağlık imkânlarının ötesine geçmiş, Çanakkale’den hastane gemileriyle getirilen binlerce yaralının bakımı için İstanbul’daki bazı resmi binalar ve okullar bile hastaneye dönüştürülmüştür. İşte böylesi bir ortamda vatanın tüm sathında canla başla çalışan Osmanlı Hilal-i Ahmer Cemiyeti’nin yürüttüğü hastabakıcılık ve sağlık hizmetleri seferberliği, insanlarımızın bedenindeki ve ruhundaki yaralara merhem olmuştur" dedi.
'KENDİNE MEDENİ DİYEN GÜÇLERİN VAHŞETİNE SAHNE OLDU'
Yarımadanan kendine medeni diyen güçlerin vahşetini, kirli yüzlerini ortaya çıkaran, asli kimliklerine ayna tutan bir sahne olduğunu ifade eden Bakan Ersoy, "Adım attığınız her noktada gazi olmuş bir kale, tabya, karargâh görebilirsiniz. Düşman uçakları savaş hukukunu ihlal ederek hastanelere, hastane çadırlarına, sargı yerlerine ve yaralı nakleden hastane gemilerine de ateş açmıştır. Bununla birlikte Eceabat gibi bazı sivil yerleşim yerleri de bu bombardımanlardan olumsuz etkilenmiştir. Yine Akbaş ve Ağadere gibi yerlerdeki hastane çadırları Hilal-i Ahmer bayrakları ile donatılmasına rağmen bu bombardımanların hedefi olmuşlardır. Ecdadın nasıl bir fiziki kuvveti alt ettiğini bilmek kadar ne tür bir zihniyeti bu topraklardan kazıyıp attığını da bilmek ve asla unutmamak gerekiyor. Bunu unutmak geçmişimize karşı büyük bir vefasızlık, geleceğimizi de kendi ellerimizle baltalamak demektir. Çanakkale, mermi ile kolu boydan boya parçalanan Bingazili Ahmet oğlu Mehmet’in kesilen kolunu gördüğünde ‘Ben milletime bir daha nasıl askerlik edeceğim’ sözlerindeki vatanseverliğidir. Hastaneden kumandanına yazdığı mektupta ‘Sağ kolumu kaybettim; ziyanı yok sol kolum var. Hastaneden kurtularak halen harbe iştirak edemediğim için beni affediniz muhterem kumandanım’ diyen Kadir oğlu Mehmet Çavuş’un kahramanlığıdır. Anılarında ‘Ben ellerimle kaç askerin gözlerini, bir daha açılmamak üzere kapattım?’ diyerek Çanakkale’de kaybettiğimiz genç ve yetişmiş neslimizi anlatan hemşire Safiye Hüseyin Hanım’ın derin metanetidir. Ateş hatlarında görev yaptığı Çanakkale’yi ‘Medeniyetin en gelişmiş silahlarıyla yaratılan kıyamet’ olarak ifade eden doktor Behçet Sabit Bey’in tahammül gücüdür. Çanakkale kısıtlı malzemelerin doğru kullanılması adına önüne gelen yaralı bedenlerden hangisine müdahale edileceğinin kararını omuzlayıp, ömür boyu vicdanında acaba sorusunun ağırlığını taşıyabilenlerin zaferidir” diye konuştu.
'HUZUR İÇİNDE YATINIZ'
Çanakkale Muharebeleri Sıhhiye Müzesi’nin 1915’te cephe gerisinde neler yaşandığına dair etkili canlandırmalar içermekte olduğunu belirten Bakan Ersoy, şöyle devam etti:
“Temennimiz odur ki ziyaretçilerimiz 1915’i ve Çanakkale ruhunu anlayarak, hissederek, yaşanan mücadeleye ve acıya ortak olarak buradan ayrılsınlar. Hafızaları tazelensin, iradeleri pekişsin, bilinç ve farkındalıkları yükselsin. Zira borçluyuz değerli misafirler. Bir ömür boyu ödeyemeyeceğimiz kadar borçluyuz. Sözlerimi noktalarken Çanakkale cephesinin sıhhiyecilerine seslenmek isterim. Huzur içerisinde yatınız. Biliniz ki şanlı ruhunuz dimdik ayaktadır ve neslinizin emin ellerindedir. Onlar sizden aldıkları ilhamla bugün de kâh Mehmetçiğin ardında cephe cephe mücadele etmekte kâh dünyayı sarsan salgının önüne kendini siper edip eşinden evladından ayrı kalma, kendi canını ikinci plana atma pahasına milletinin dayanağı, gururu ve umudu olmaktadır. İstiklal ve istikbalimiz yolunda ömrünü adayan bütün geçmişlerimizi, şehit ve gazilerimizi rahmetle, minnetle anıyor; hepinize saygılar sunuyorum. Hayırlı, uğurlu olsun.”
Konuşmalarından ardından Bakan Ersoy, protokol üyeleriyle birlikte kurdele kesilerek 1915 Çanakkale Savaşları Sıhhiye Müzesi’nin açılışı gerçekleştirildi. Bakan Ersoy ve beraberindeki protokol üyeleri müzeyi gezdi. Çanakkale Savaşları'nda Gelibolu Yarımadası'ndaki muhabereler sırasında cephe gerisinde devam eden sağlık hizmetleri, 1915 Çanakkale Muharebeleri Sıhhiye Müzesi ile gelecek nesillere aktarılacak. Doktor, hasta bakıcı ve diğer sağlık çalışanlarının Hilal-i Ahmer Hastanelerinde yaralı asker ve sivillere verdikleri sağlık hizmetlerinin dönem fotoğraflarından esinlenerek anlatıldığı müzede, cephe gerisinden getirilen askerlere yapılan müdahale ve ameliyatların, hastanelerde bulunan laboratuvar çalışmalarının, ağız ve diş tedavilerinin, yaralı asker koğuşları ile yaralı kadın ve çocuk koğuşu canlandırması bulunuyor.