HAK İşçi Sendikaları Konfederasyonu (HAK-İŞ) Genel Başkanı Mahmut Arslan, "Maalesef muhalefetten bir kısım siyasi aktörler Türkiye’nin yeniden IMF ile bir anlaşma yapmasını seslendirmeye başladılar. Belki çoğunuz şunu bilmez, IMF reçetelerinin uygulandığı her dönem Türkiye için büyük krizlere neden olmuştur. İşsizlik aynı zamanda adaletsiz bir gelir dağılımı, aynı zamanda yüksek fiyat hareketleri ve siyasi krizleri de beraberinde getiren IMF anlaşmalarına yeniden dönmek, Türkiye’ye en büyük kötülüklerden bir tanesidir" dedi.
HAK-İŞ Kadın Komitesi'nce Çanakkale'de otelde düzenlenen 'Çalışma Hayatında ve Sendikal Hayatta Kadın' il eğitimi 5'nci toplantısına, Vali İlhami Aktaş, HAK-İŞ Genel Başkanı Mahmut Arslan, HAK-İŞ Kadın Komitesi Başkanı Fatma Zengin, HAK-İŞ Çanakkale İl Başkanı Vedat Yılmaz, Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanı İsmail Kaşdemir ile üyeler katıldı.
'ASGARİ ÜCRET 4 KİŞİLİK AİLE İÇİN BELİRLENMELİ'
Açılış konuşmalarının ardından kürsüye gelen HAK-İŞ Genel Başkanı Mahmut Arslan, asgari ücret konusunda değindi. TÜRK-İŞ, HAK-İŞ ve DİSK olarak asgari ücret sürecini birlikte yürüteceklerini ifade eden Arslan, şunları söyledi:
"Asgari Ücret Tespit Komisyonu'nun toplanmasından önce ilkelerimizi kamuoyuyla paylaşacağız. HAK-İŞ olarak bu ilkelerden birkaç tanesini paylaşmak istiyorum. Asgari ücret bir çalışan için değil, 4 kişilik bir aile için belirlenmesini istiyoruz. Asgari Ücret Tespit Komisyonu‘nun yapısının yeniden değerlendirilip, genişletilmesini istiyoruz. Asgari ücret tespit edilirken uluslararası alandaki, özellikle gelişmiş demokratik ülkelerdeki asgari ücretten farklı olduğunu herkesin bilmesini istiyorum. Asgari ücret batıda bir geçim ücreti değildir, batıda bir kriterdir, bu ücret en az ücrettir. Fakat bizim ülkemizde asgari ücret başka bir şeydir. Biz Türkiye’de asgari ücreti belirlemiyoruz. Biz Türkiye’de 6,5 milyon insanın geçim ücretini belirliyoruz. O yüzden kriterlerimizi batıdaki ülkelerin kriterleri gibi görmemiz gerekir. O zaman 6,5 milyonun ücretini belirlerken geniş bir platformda geniş bir katılımla bunu gerçekleştirmemiz gerekiyor. Üretimi yapan gerçekten kaliteli üretim yaparak dünyaya ihraç ettiğimiz ürünleri alın terleriyle ıslatanların haklarını da sonuna kadar kullanmak ve vermek durumundasınız. Onun için hem işverenlerimiz hem hükümetimiz hem de işçi tarafı olarak ortak bir noktada buluşmalıyız. Hem işverenler hem hükümetimiz hem de çalışanlar olarak makul ve adaletli bir asgari ücreti birlikte çıkarmamız gerekiyor. Biz çalışanları temsilen bu hassas denge üzerinde kurulacak bir asgari ücretin inşallah milletimiz, ülkemiz için hayırlar getirmesini diliyorum."
'SORUNLARIMIZI KENDİ DİNAMİKLERİMİZLE ÇÖZMELİYİZ'
Son günlerde artan altın ve döviz kurlarına da dikkat çeken Arslan, döviz ve altın üzerinden IMF'yi gündeme getirenleri eleştirerek, sözlerine şöyle devam etti:
"Özellikle son yaşadığımız döviz, altın krizinde maalesef geçmiş alışkanlıklarımız bazı siyasi anlayışlar tarafından yeniden gündeme taşındı. Nedendir bilinmez, Türkiye 18 defa IMF ile stand by anlaşması yapmış, bu konuda dünyada en tecrübeli ülkelerden bir tanesiyiz. Maalesef muhalefetten bir kısım siyasi aktörler Türkiye’nin yeniden IMF ile bir anlaşma yapmasını seslendirmeye başladılar. Belki çoğunuz şunu bilmez, IMF reçetelerinin uygulandığı her dönem Türkiye için büyük krizlere neden olmuştur. İşsizlik aynı zamanda adaletsiz bir gelir dağılımı, aynı zamanda yüksek fiyat hareketleri ve siyasi krizleri de beraberinde getiren IMF anlaşmalarına yeniden dönmek, Türkiye’ye en büyük kötülüklerden bir tanesidir. Ben bu konudaki kararlı tutumundan dolayı, bütün yönlendirmelere, bütün yol arayışlarına rağmen, işverenlerin tehditlerine rağmen, bir kısım güç odaklarının IMF ile anlaşın baskısına rağmen, bu baskılara direnen ve 'IMF ile biz yollarımızı 2013’te ayırdık bir daha birleşmeyeceğiz' diyen Sayın Cumhurbaşkanımıza teşekkür ediyoruz ve ona destek oluyoruz. IMF ile hiçbir anlaşmanın ülkemizin hayrına olmadığını inanıyoruz. Zorluklarımız, sorunlarımız var. Bu sorunları IMF reçeteleriyle değil, kendi dinamiklerimizle çözmemiz gerekiyor. Türkiye’de yeniden IMF sevdası gerçekten depreşenlere buradan sesleniyorum. IMF ile yeni bir anlaşma yapmak Türkiye’ye büyük bit kötülüktür. Bunun yerine Türkiye kendi dinamikleriyle bu sorunu çözmek için hep birlikte çaba sarf etmeliyiz. Ben Türkiye’deki son döviz krizinin, altın krizinin arkasında Türkiye’nin kendi yapısal sorunlarının elbette ki payı vardır. Ama bunun bir manipülasyon olduğunu hepimiz biliyoruz. Türkiye’de ne değişti de üç günde döviz fiyatları birden yüzde 40 arttı. Bunun ne ekonomik anlamda ne finansal anlamda asla bir karşılığının olmadığını herkes biliyor, o zaman bunlar niye. Türkiye’ye yeni bir IMF anlaşması dayatmak isteyenlerin kullandığı bir argüman. Türkiye’nin zorlukları var, ekonomik sıkıntılarımız var ama asla böyle bir döviz operasyonunu hak edecek ne ekonomimizde ne de finansal sistemimizde bir sorun yok. O zaman bu dış güçlerin ve bir kısım çevrelerinin Türkiye üzerindeki oyunlarının da bir sonucu olduğunu hepimizin bilmesi gerekir."
HAK-İŞ Kadın Komitesi'nce Çanakkale'de otelde düzenlenen 'Çalışma Hayatında ve Sendikal Hayatta Kadın' il eğitimi 5'nci toplantısına, Vali İlhami Aktaş, HAK-İŞ Genel Başkanı Mahmut Arslan, HAK-İŞ Kadın Komitesi Başkanı Fatma Zengin, HAK-İŞ Çanakkale İl Başkanı Vedat Yılmaz, Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanı İsmail Kaşdemir ile üyeler katıldı.
'ASGARİ ÜCRET 4 KİŞİLİK AİLE İÇİN BELİRLENMELİ'
Açılış konuşmalarının ardından kürsüye gelen HAK-İŞ Genel Başkanı Mahmut Arslan, asgari ücret konusunda değindi. TÜRK-İŞ, HAK-İŞ ve DİSK olarak asgari ücret sürecini birlikte yürüteceklerini ifade eden Arslan, şunları söyledi:
"Asgari Ücret Tespit Komisyonu'nun toplanmasından önce ilkelerimizi kamuoyuyla paylaşacağız. HAK-İŞ olarak bu ilkelerden birkaç tanesini paylaşmak istiyorum. Asgari ücret bir çalışan için değil, 4 kişilik bir aile için belirlenmesini istiyoruz. Asgari Ücret Tespit Komisyonu‘nun yapısının yeniden değerlendirilip, genişletilmesini istiyoruz. Asgari ücret tespit edilirken uluslararası alandaki, özellikle gelişmiş demokratik ülkelerdeki asgari ücretten farklı olduğunu herkesin bilmesini istiyorum. Asgari ücret batıda bir geçim ücreti değildir, batıda bir kriterdir, bu ücret en az ücrettir. Fakat bizim ülkemizde asgari ücret başka bir şeydir. Biz Türkiye’de asgari ücreti belirlemiyoruz. Biz Türkiye’de 6,5 milyon insanın geçim ücretini belirliyoruz. O yüzden kriterlerimizi batıdaki ülkelerin kriterleri gibi görmemiz gerekir. O zaman 6,5 milyonun ücretini belirlerken geniş bir platformda geniş bir katılımla bunu gerçekleştirmemiz gerekiyor. Üretimi yapan gerçekten kaliteli üretim yaparak dünyaya ihraç ettiğimiz ürünleri alın terleriyle ıslatanların haklarını da sonuna kadar kullanmak ve vermek durumundasınız. Onun için hem işverenlerimiz hem hükümetimiz hem de işçi tarafı olarak ortak bir noktada buluşmalıyız. Hem işverenler hem hükümetimiz hem de çalışanlar olarak makul ve adaletli bir asgari ücreti birlikte çıkarmamız gerekiyor. Biz çalışanları temsilen bu hassas denge üzerinde kurulacak bir asgari ücretin inşallah milletimiz, ülkemiz için hayırlar getirmesini diliyorum."
'SORUNLARIMIZI KENDİ DİNAMİKLERİMİZLE ÇÖZMELİYİZ'
Son günlerde artan altın ve döviz kurlarına da dikkat çeken Arslan, döviz ve altın üzerinden IMF'yi gündeme getirenleri eleştirerek, sözlerine şöyle devam etti:
"Özellikle son yaşadığımız döviz, altın krizinde maalesef geçmiş alışkanlıklarımız bazı siyasi anlayışlar tarafından yeniden gündeme taşındı. Nedendir bilinmez, Türkiye 18 defa IMF ile stand by anlaşması yapmış, bu konuda dünyada en tecrübeli ülkelerden bir tanesiyiz. Maalesef muhalefetten bir kısım siyasi aktörler Türkiye’nin yeniden IMF ile bir anlaşma yapmasını seslendirmeye başladılar. Belki çoğunuz şunu bilmez, IMF reçetelerinin uygulandığı her dönem Türkiye için büyük krizlere neden olmuştur. İşsizlik aynı zamanda adaletsiz bir gelir dağılımı, aynı zamanda yüksek fiyat hareketleri ve siyasi krizleri de beraberinde getiren IMF anlaşmalarına yeniden dönmek, Türkiye’ye en büyük kötülüklerden bir tanesidir. Ben bu konudaki kararlı tutumundan dolayı, bütün yönlendirmelere, bütün yol arayışlarına rağmen, işverenlerin tehditlerine rağmen, bir kısım güç odaklarının IMF ile anlaşın baskısına rağmen, bu baskılara direnen ve 'IMF ile biz yollarımızı 2013’te ayırdık bir daha birleşmeyeceğiz' diyen Sayın Cumhurbaşkanımıza teşekkür ediyoruz ve ona destek oluyoruz. IMF ile hiçbir anlaşmanın ülkemizin hayrına olmadığını inanıyoruz. Zorluklarımız, sorunlarımız var. Bu sorunları IMF reçeteleriyle değil, kendi dinamiklerimizle çözmemiz gerekiyor. Türkiye’de yeniden IMF sevdası gerçekten depreşenlere buradan sesleniyorum. IMF ile yeni bir anlaşma yapmak Türkiye’ye büyük bit kötülüktür. Bunun yerine Türkiye kendi dinamikleriyle bu sorunu çözmek için hep birlikte çaba sarf etmeliyiz. Ben Türkiye’deki son döviz krizinin, altın krizinin arkasında Türkiye’nin kendi yapısal sorunlarının elbette ki payı vardır. Ama bunun bir manipülasyon olduğunu hepimiz biliyoruz. Türkiye’de ne değişti de üç günde döviz fiyatları birden yüzde 40 arttı. Bunun ne ekonomik anlamda ne finansal anlamda asla bir karşılığının olmadığını herkes biliyor, o zaman bunlar niye. Türkiye’ye yeni bir IMF anlaşması dayatmak isteyenlerin kullandığı bir argüman. Türkiye’nin zorlukları var, ekonomik sıkıntılarımız var ama asla böyle bir döviz operasyonunu hak edecek ne ekonomimizde ne de finansal sistemimizde bir sorun yok. O zaman bu dış güçlerin ve bir kısım çevrelerinin Türkiye üzerindeki oyunlarının da bir sonucu olduğunu hepimizin bilmesi gerekir."
Konuşmasının ardından HAK-İŞ Genel Başkanı Mahmut Arslan'a çeşitli hediyeler takdim edildi. İki oturum halinde gerçekleştirilen toplantının öğleden sonraki bölümünde sunumlar gerçekleştirildi.
Kaynak: DHA