Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Harun Baytekin, kuraklığın, arı kolonisi varlığı üzerindeki olumsuz etkilerinin önüne geçmek ve verim kaybını en aza indirmek için tedbir alınması gerektiğini söyledi. Bu tedbirlerin başında ise 'arı kışlatmanın' geldiğini belirterek, "Bunu sağlamak için arılarımızı soğuk hava depolarında bekletebiliriz. Kuzey Dakotalı arıcılar bunu uyguluyor. Aralık başında soğuk hava depolarına kovanları nakledip, 45 gün bekletiyor ardından tekrar floraya çıkararak arıları beslemeye başlıyorlar ve çok da iyi sonuçlar elde ediyorlar" dedi.
Türkiye'de son yılların en kurak dönemlerinden biri yaşanıyor. Ocak ayının sonlarına gelindiği şu sıralarda mevsim normallerinin üzerinde sıcaklıklar kaydediliyor. Kuraklık ve ılıman geçen kış şartlarından arıcılık faaliyetleri de olumsuz etkileniyor. ÇOMÜ Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Harun Baytekin, kuraklık ve sıcak havanın arı nüfusunda düşüşlerin ve verim kaybının önüne geçmek için tedbirlerin alınması gerektiğini söyledi. Alınması gereken önlemlerin başında 'arı kışlatma' yönteminin geldiğini vurguladı.
'ILIMAN GEÇEN KIŞ KOŞULLARI ARILARDA ÜREME ETKİNLİĞİNİ ÖNEMLİ DERECEDE ETKİLİYOR'
Bu sene hem kurak hem de ılıman geçen kış şartlarının yaşandığını söyleyen Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Harun Baytekin, "Arılar tamamen doğada açan çiçeklere bağımlı olarak hayatlarını sürdürüyorlar. Dolayısıyla sonbaharda yağan yağışlar, kış döneminde su havzalarının beslenmesi ve sonbaharda uyanan bitki örtüsü, aslında bahara güçlü giriyor ve daha bol miktarda polen ve nektar veriyor. İlkbaharda, arıların çoğalma döneminde bu polen ve nektarlar arıları önemli derecede destekliyor. Eğer flora desteklemiyorsa, mecburen kendimiz destekliyoruz. 2 seneden beri çok ciddi iklim değişimi yaşıyoruz. Yağışlar doğal florayı çok fazla desteklemiyor. Su kaynakları yönünden sıkıntı var. Ilıman geçen kış koşulları da arılarda üreme etkinliğini önemli derecede etkiliyor. Arılar kışında üretime devam ediyor. Yapılan araştırmalarda bunu gösteriyor ki dinlenemeyen kraliçe arılar, ilkbaharda, çoğalma döneminde daha az sayıda yumurta bırakıyor. Bu yumurtalardan ürettiğimiz yeni koloniler, yeni ana arılarda düşük performans gösteriyor. Biz kolonileri güçlü koloniler haline getiremiyoruz. Daha çok 40-50 bin nüfusa ancak erişebiliyoruz, ayçiçeği, bal hasat dönemine güçlü kolonilerle gidemiyoruz. Bu da bal verimimizi düşürüyor" diye konuştu.
'ANADOLU ARISININ YAKLAŞIK 45 GÜN DİNLENMESİ LAZIM'
Tarihte yaşanan ciddi kuraklık örnekleri olduğunu söyleyen Prof. Dr. Baytekin, “Ama artık yeterli teknolojiye sahibiz. Bu tür doğal felaket olarak nitelendirdiğimiz kuraklık ve ılıman kış şartlarına alabileceğimiz tedbirler var. Bunların başında 'arı kışlatma' geliyor. Bununla ilgili olarak yapılan çalışmalarda Anadolu arısının yaklaşık 45 gün diyapoza girmesi gerekiyor, yani dinlenmesi gerekiyor. 45 gün bu arıların salkım oluşturması gerekiyor. Bunu sağlamak için arılarımızı soğuk hava depolarında bekletebiliriz. Dünyada bu tür uygulamalar başlatıldı. Arıcılığın önemli merkezlerinden biri Kuzey Dakotalı arıcılar bunu uyguluyorlar. Aralık başında soğuk hava depolarına kovanları nakledip, 45 gün süreyle bekletiyor ardından tekrar floraya çıkararak arıları beslemeye başlıyorlar ve çok da iyi sonuçlar elde ediyorlar. Daha önce bazı arıcılarımız bunun uygulamasını yapmışlardı. Çok iyi sonuçlar da aldılar ama bununla ilgili olarak soğuk hava depolarının altyapısının geliştirilmesi, yine soğuklama süresinin tespit edilmesiyle ilgili çalışmalara ihtiyaç var" ifadelerini kullandı.
'SOĞUKLAMA İHTİYACI OLMAYAN IRKLARIMIZ DA VAR'
Bizim coğrafyamızda sahip olduğumuz arı ırklarının kışlama süresi ne kadar olduğunun belirlenmesi gerektiğine de dikkat çeken Prof. Dr. Baytekin, "Soğuklama ihtiyacı olmayan veya diyapoza girmesi gerekmeyen bazı arı ırklarımızda var. Örneğin İtalyan ırkı dediğimiz ırk. Sahil kesimlerinde çok iyi performans gösteriyor. Kışı ılıman geçen coğrafyalarımızda gayet güzel, yıl boyu çoğalıyor ama biyolojik ritmi bizim coğrafyamıza, yani kışın nispeten serin geçen coğrafyalarda çok uyum göstermiyor. Kış soğuklarından bu ırkımız zarar görebiliyor. Arıcılarımıza naçizane tavsiyem yüksek rakımlarda 1-1,5 ay süreyle arılarını bekletebilirler. Ardından daha ılıman bölgelere, yani kendi arılıklarına inmek suretiyle arıların diyapoz, salkımda kalma, soğuklama ihtiyacını karşılayabilirler" dedi.
Kaynak: DHA
Türkiye'de son yılların en kurak dönemlerinden biri yaşanıyor. Ocak ayının sonlarına gelindiği şu sıralarda mevsim normallerinin üzerinde sıcaklıklar kaydediliyor. Kuraklık ve ılıman geçen kış şartlarından arıcılık faaliyetleri de olumsuz etkileniyor. ÇOMÜ Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Harun Baytekin, kuraklık ve sıcak havanın arı nüfusunda düşüşlerin ve verim kaybının önüne geçmek için tedbirlerin alınması gerektiğini söyledi. Alınması gereken önlemlerin başında 'arı kışlatma' yönteminin geldiğini vurguladı.
'ILIMAN GEÇEN KIŞ KOŞULLARI ARILARDA ÜREME ETKİNLİĞİNİ ÖNEMLİ DERECEDE ETKİLİYOR'
Bu sene hem kurak hem de ılıman geçen kış şartlarının yaşandığını söyleyen Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Harun Baytekin, "Arılar tamamen doğada açan çiçeklere bağımlı olarak hayatlarını sürdürüyorlar. Dolayısıyla sonbaharda yağan yağışlar, kış döneminde su havzalarının beslenmesi ve sonbaharda uyanan bitki örtüsü, aslında bahara güçlü giriyor ve daha bol miktarda polen ve nektar veriyor. İlkbaharda, arıların çoğalma döneminde bu polen ve nektarlar arıları önemli derecede destekliyor. Eğer flora desteklemiyorsa, mecburen kendimiz destekliyoruz. 2 seneden beri çok ciddi iklim değişimi yaşıyoruz. Yağışlar doğal florayı çok fazla desteklemiyor. Su kaynakları yönünden sıkıntı var. Ilıman geçen kış koşulları da arılarda üreme etkinliğini önemli derecede etkiliyor. Arılar kışında üretime devam ediyor. Yapılan araştırmalarda bunu gösteriyor ki dinlenemeyen kraliçe arılar, ilkbaharda, çoğalma döneminde daha az sayıda yumurta bırakıyor. Bu yumurtalardan ürettiğimiz yeni koloniler, yeni ana arılarda düşük performans gösteriyor. Biz kolonileri güçlü koloniler haline getiremiyoruz. Daha çok 40-50 bin nüfusa ancak erişebiliyoruz, ayçiçeği, bal hasat dönemine güçlü kolonilerle gidemiyoruz. Bu da bal verimimizi düşürüyor" diye konuştu.
'ANADOLU ARISININ YAKLAŞIK 45 GÜN DİNLENMESİ LAZIM'
Tarihte yaşanan ciddi kuraklık örnekleri olduğunu söyleyen Prof. Dr. Baytekin, “Ama artık yeterli teknolojiye sahibiz. Bu tür doğal felaket olarak nitelendirdiğimiz kuraklık ve ılıman kış şartlarına alabileceğimiz tedbirler var. Bunların başında 'arı kışlatma' geliyor. Bununla ilgili olarak yapılan çalışmalarda Anadolu arısının yaklaşık 45 gün diyapoza girmesi gerekiyor, yani dinlenmesi gerekiyor. 45 gün bu arıların salkım oluşturması gerekiyor. Bunu sağlamak için arılarımızı soğuk hava depolarında bekletebiliriz. Dünyada bu tür uygulamalar başlatıldı. Arıcılığın önemli merkezlerinden biri Kuzey Dakotalı arıcılar bunu uyguluyorlar. Aralık başında soğuk hava depolarına kovanları nakledip, 45 gün süreyle bekletiyor ardından tekrar floraya çıkararak arıları beslemeye başlıyorlar ve çok da iyi sonuçlar elde ediyorlar. Daha önce bazı arıcılarımız bunun uygulamasını yapmışlardı. Çok iyi sonuçlar da aldılar ama bununla ilgili olarak soğuk hava depolarının altyapısının geliştirilmesi, yine soğuklama süresinin tespit edilmesiyle ilgili çalışmalara ihtiyaç var" ifadelerini kullandı.
'SOĞUKLAMA İHTİYACI OLMAYAN IRKLARIMIZ DA VAR'
Bizim coğrafyamızda sahip olduğumuz arı ırklarının kışlama süresi ne kadar olduğunun belirlenmesi gerektiğine de dikkat çeken Prof. Dr. Baytekin, "Soğuklama ihtiyacı olmayan veya diyapoza girmesi gerekmeyen bazı arı ırklarımızda var. Örneğin İtalyan ırkı dediğimiz ırk. Sahil kesimlerinde çok iyi performans gösteriyor. Kışı ılıman geçen coğrafyalarımızda gayet güzel, yıl boyu çoğalıyor ama biyolojik ritmi bizim coğrafyamıza, yani kışın nispeten serin geçen coğrafyalarda çok uyum göstermiyor. Kış soğuklarından bu ırkımız zarar görebiliyor. Arıcılarımıza naçizane tavsiyem yüksek rakımlarda 1-1,5 ay süreyle arılarını bekletebilirler. Ardından daha ılıman bölgelere, yani kendi arılıklarına inmek suretiyle arıların diyapoz, salkımda kalma, soğuklama ihtiyacını karşılayabilirler" dedi.